Folik Asit Vitamini:
Folik asit ya da folat da denilen vitamin, halk arasında en sık bilinen vitamin B12'nin benzeri bir işleve sahiptir. Daha ziyade hamilelikle ilişkili hatırlanan bir vitamin olsa da gündelik hayatımızda da önemli bir yer tutar ve eksikliği bir çok hastalığa yol açabilir. Suda eriyen bir vitamindir. Fazlası genelde idrarla atılır.
Folik asit(folat), vücutta kan yapımı, yeni hücre oluşumu, DNA sentezi gibi önemli biyolojik süreçlerde rol oynar. Vücutta yeterli miktarda folik asit bulunmadığında kansızlık(anemi), unutkanlık, aşırı yorgunluk, baş dönmesi, baş ağrısı, dilde ağrı hatta tat bozukluğu, nefes darlığı, depresyon, isteksizlik, davranış bozukluğu, kilo kaybı, iştahsızlık gibi belirtiler görülebilir. Ayrıca saçlarda dökülme, beyazlama, ciltte kuruluk gibi belirtiler ortaya çıkabilir. Özellikle hamilelikte eksik olması düşük riskini arttırır, anne karnındaki bebekte sinir sistemi bozukluğu başta olmak üzere çeşitli bozukluklara yol açabilir. Bunun yanında büyümeyi destekleyen bir vitamindir. Folik asit eksikliğinde kalp krizi, damar sertliği, kemik kırığı, özellikle kolon kanseri olmak üzere kanser riski, büyüme geriliği, düşük, bebekte anne karnında organ bozuklukları,işitme kaybı, yüksek tansiyon, alzheimer gibi çeşitli hastalıkların riski artar.
Folik asit eksikliği, yetersiz beslenme, hamilelik, çeşitli ilaçların kullanımı, enfeksiyonlar böbrekten fazla atılım, karaciğer metabolizma bozukluğu kan, dolaşım bozukluğu,alkol kullanımı, kanser, barsak hastalıkları gibi durumlarda ortaya çıkabilir.
Günlük folik asit ihtiyacı 400 mikrogram kadardır. Bu düzeyin altında alındığında eksikliği ortaya çıkacaktır. kanda değerine bakılan bir vitamin olan folik asit eksikliğinde folik asit içeren vitaminlerin tüketimi arttırılmalı ve ilaç takviyesi yapılmalıdır.
Folik asit içeren belli başlı yiyecekler mercimek, yeşil yapraklı sebzeler, portakal, muz, ay çekirdeği, brokoli, havuç, fındık, karaciğer, balık olarak sayılabilir.
Her en kadar fazlası idrarla atılsa da aşırı düzeyde folik asitin uzun süre olarak vücutta bulunması epilepsi nöbetlerinin sıklığının artmasına yol açabilir ve kanserin görülme olasılığını arttırabilir.
